-
1 Bescheid
Bescheid m <Bescheids; Bescheide> cevap; haber; bilgi;Bescheid bekommen haber almak;jemandem Bescheid geben b-ne haber vermek ( über A … hakkında);fam jemandem gehörig Bescheid sagen b-ne zılgıt çekmek; -
2 Benachrichtigung
haber ver(il) me; ( Nachricht) haber;eine \Benachrichtigung erhalten bir haber almak -
3 hören
hören <h> işitmek, duymak; (anhören) dinlemek; Radio, Musik dinlemek; gehorchen (söz) dinlemek;er hört schwer ağır işitiyor;hören auf A -in sözünü dinlemek;ich lasse von mir hören ben sana/size haber veririm;von jemandem hören b-nden haber almak;sie will nichts davon hören bunun lafını duymak bile istemiyor;hör(t) mal! dinle(yin) hele! erklärend bak(ın)!; -
4 erfahren
1) ( Nachricht) öğrenmek, haber almak;wir haben \erfahren, dass Sie gestern Abend/Morgen gekommen sind dün akşam/sabah geldiğinizi öğrendik [o haber aldık]2) ( geh) ( erleben) görüp geçirmek, yaşamak, başına gelmek; ( durchleben) geçirmek; ( Leid) görmek;Böses/Gutes \erfahren kötülük/iyilik görmek -
5 erfahren
erfahren1 <unreg, o -ge-, h>1. v/t öğrenmek, haber almak; görüp geçirmek, yaşamak2. v/i: erfahren von -den haberdar olmakerfahren2 adj (in D -de) tecrübeli -
6 schlagen
schlagen <schlägt, schlug, geschlagen>1. v/t <h> -e vurmak; wiederholt dövmek; Eier çırpmak; (besiegen) yenmek; Nagel (in A -e) çakmak;sich schlagen (um için/uğruna) çarpışmak, dövüşmek;sich geschlagen geben pes etmek2. v/i <h> Herz, Puls çarpmak, atmak; Uhr çalmak;nach jemandem schlagen b-ne vurmaya çalışmak; fig b-ne çekmek/benzemek;um sich schlagen sağa sola saldırmak;<sn> mit dem Kopf schlagen an (A) (oder gegen) kafasını -e vurmak;die Nachricht ist mir auf den Magen geschlagen bu haber benim içime oturdu3. v/r <h>: sich gut schlagen (mücadelede) iyi sonuç almak;sich auf jemandes Seite schlagen b-nin tarafına geçmek -
7 Kunde
1. müşteri -
8 anmelden
bildirmekhaber vermekilan etmekkaydolmakrandevu almakyazılmak
См. также в других словарях:
haber almak — kendisine bildirilmek, öğrenmek, bilgi edinmek Sizden haber almayalı bir seneden fazla oldu . P. Safa … Çağatay Osmanlı Sözlük
uzun kulaktan haber almak — uzaktan uzağa haber almak … Çağatay Osmanlı Sözlük
almak — i, ır 1) Bir şeyi elle veya başka bir araçla tutarak bulunduğu yerden ayırmak, kaldırmak Sağ elinin çevik bir hareketiyle başındaki tülbendi çekip aldı. N. Cumalı 2) i, den Bir şeyi veya kimseyi bulunduğu yerden ayırmak Çocuğu okuldan aldı. 3)… … Çağatay Osmanlı Sözlük
haber — is., Ar. ḫaber 1) Bir olay, bir olgu üzerine edinilen bilgi, salık Çırağın bir şeyden haberi yok. M. Ş. Esendal 2) İletişim veya yayın organlarıyla verilen bilgi Televizyonda dünya haberlerini izledi. 3) Bilgi Sanattan haberi yok. 4) dbl., esk.… … Çağatay Osmanlı Sözlük
duyum almak — bir konu hakkında haber almak, bilgi edinmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
İHBAR — Haber vermek. Haber almak. Alınan haber. Anlatmak. (Bak: Ahbâr … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
istihbar etmek — haber almak, duymak, öğrenmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
duymak — i, ar 1) Bilgi almak, öğrenmek, haber almak Yaptıklarını duydum. 2) İşitmek, ses almak Çamaşırcı Fatma kadın annemin duymayan kulaklarına yalvarıyor. Y. Z. Ortaç 3) Dokunma, koklama vb. duyularla algılamak, hissetmek Yüzme denilen mucizeyi ancak… … Çağatay Osmanlı Sözlük
İSTİŞMAM — Koklamak. Kokusunu almak. * Hissetmek, sezmek, dolayısı ile anlamak. * Uzaktan haber almak … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
işitmek — i 1) Kulakla algılamak, duymak Doktorun sesini işitince koştu, yanakları kırmızı, gözleri parlıyordu. H. E. Adıvar 2) Haber almak 3) nsz Kendisine söylenilmek Gayet sert bir adam olan hesap hocasından boyuna azar işitiyordu. O. C. Kaygılı … Çağatay Osmanlı Sözlük
öğrenmek — i 1) Bilgi edinmek Gerçi yeni nesil, eskiyi öğrenmekte bir fayda görmüyor ama ben gene de yazayım. B. Felek 2) Bellemek 3) nsz Yetenek, beceri kazanmak Her şeye dikkatli baktığı için öğrenmişti. R. H. Karay 4) Haber almak Hüseyin, ayrılma… … Çağatay Osmanlı Sözlük